AHMET DEMİREL/ TARAF
Darüşşafaka günümüzde Maslak’ta faaliyetini sürdüren, babası veya annesi hayatta olmayan ve öksüz ve yetim çocukların eğitimini üstlenen bir eğitim kurumu. Çok köklü bir tarihi var. Darüşşafakalılar bu kurumu kısacaDaçka diye anıyorlar. Kapısından adımını atan herhangi bir Daçkalı ister orada bir yıl okumuş olsun, isterse bütün ortaokul ve lise öğrenimini orada tamamlayıp mezun olmuş olsun kurumuna sıkıca sahip çıkıyor, Darüşşafaka’yı daha ileri götürmek için elinden geleni yapıyor.
Darüşşafaka’nın yönetimini eski adıyla “Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye”, bugünkü adıylaDarüşşafaka Cemiyeti üstleniyor. Cemiyeti de Daçka’dan yetişenler yönetiyor. Bu sivil toplum kuruluşu esas olarak bağışlarla devasa bir eğitim çarkını yıllardır başarıyla döndürüyor.
Şimdi bu Darüşşafaka Cemiyeti’nin internet sayfasındaki derli toplu verilerden yola çıkarak Darüşşafaka tarihinin kıvrımlarında dolaşmaya başlayalım.
İLK YILLAR
Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye, bundan tam 151 yıl önce, 1863’te padişah fermanıyla kuruldu. Kurucuları Yusuf Ziya Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Vidinli Tevfik Paşa, Sakızlı Ahmet Paşa ve Ali Naki Efendi idi. Çok sayıda Osmanlı paşası ve aydını eğitim amaçlı olarak kurulan bu derneğe üye olarak Türkiye tarihinin eğitim alanındaki ilk sivil örgütlenmesine önayak oldular. İlk hedef Kapalıçarşı ve çevresinde çalışan çıraklara eğitim vermekti.
Bu amaçla Beyazıt’taki eski Valide Mektebi binası onarıldı, dersler başladı. Tek derslikte sürdürülen bu eğitim faaliyeti 1873’e kadar sürdü.
1868’de Sultan Abdülaziz’in yaptığı bağışla satın alınan Fatih Çarşamba’daki arsada yeni bir okul binasının inşaatına başlandı. Günümüzde de hâlâ Darüşşafaka’yla özdeşleşmiş olan bu binayı İtalyan mimar Barironi tasarladı; planını Dolmabahçe Sarayı’nın mimarbaşısı Ohannes Balyan’ın çizdi. Bina, kız ve erkek öğrencilerin eğitimlerini aynı çatı altında sürdürmelerine uygun bir bina olarak tasarlanmıştı. Binanın yapımı 1873’te tamamlandı.
Darüşşafaka, 29 Haziran 1873’te parasız yatılı ve özel statülü bir okul olarak, 54 öğrencisiyle, Yüzbaşı Mustafa Efendi’nin verdiği ilk dersle öğretime başladı. Eğitim ve öğretim programı iptidai (ilkokul), rüştiye (ortaokul) ve idadi (lise) programlarını içine alacak şekilde hazırlanmıştı. Bununla birlikte, sekiz yıllık okulda son iki yıl “âli” sınıflarıydı ve programı da yüksekokul programına göre hazırlanmıştı. Tam da bu yüzden 1894’e kadar Darüşşafaka’yı bitirenler yüksekokul mezunu sayıldılar. Son sınıf, özel statülüydü ve bu sayede 1873-1894 yılları arasında Darüşşafaka aynı zamanda bir “telgraf-fen mektebi” hüviyetini kazandı.
93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Darüşşafaka’daki eğitimi derinden etkiledi. İşgale uğrayan topraklardan İstanbul’a gelen çok sayıda çocuk Darüşşafaka binasına yerleştirdi; çoğu subay olan öğretmenler cepheye gidince bazı sınıflarda derslere ara verildi. 1879’da okul binasının yüksekokula dönüştürülen Mülkiye Mektebi’ne verilmesi gündeme geldiyse de II. Abdülhamid bu girişimi önledi.
Eğitimci kadrosunda birçok ünlü ismi barındıran Darüşşafaka, ilk mezunlarını 1881’de verdi ve mezun olan bu ilk sekiz kişilik grup cemiyet üyesi Posta ve Telgraf Nazırı İzzet Efendi’nin çabasıyla bakanlıkta görevlendirildi.
ZOR YILLAR
1880’lerin sonlarında Abdülhamid döneminin baskıcı rejimi, bir sivil toplum kuruluşu olan Darüşşafaka’yı da etkisi altına aldı. Her türlü toplantının yasaklanmasıyla cemiyet üyeleri biraraya gelemez, toplantılarını yapamaz hâle geldiler. 1903’te de Osmanlı Hükümeti Darüşşafaka’ya el koydu ve okulun yönetimini Maarif Nezareti’ne bağladı, parasız fahri öğretmenlik kaldırdı, Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye dağıldı. Böylece, Darüşşafaka II. Meşrutiyet ilan edilinceye kadar kuruluş amacından uzaklaştırılarak bir devlet okulu statüsüne dönüştürüldü.
1908’de II. Meşrutiyet’in ilânı üzerine cemiyetin eski üyeleri ile Darüşşafaka’dan yetişenler biraraya gelerek “eski” Darüşşafaka’ya sahip çıktılar. Önce, günümüzde de Darüşşafaka Cemiyeti’nin yanı sıra ayrı kurum olarak varlığını sürdüren ve Darüşşafaka’dan yetişenleri biraraya toplayan Darüşşafaka Mezunin Cemiyeti’ni (Darüşşafakalılar Derneği) kurdular. 1909’da da yeniden faaliyete geçen Darüşşafaka Cemiyeti üyeleri Maarif Nezareti’ne başvurarak okullarını geri istediler. Bu devir işleminin aynı yıl içinde gerçekleşmesiyle Darüşşafaka yeniden eski kimliğine büründü.
Bununla birlikte, izleyen yıllar Osmanlı’nın olduğu kadar Darüşşafaka’nın da de zor yılları olarak devam etti. 1911’de Trablusgarp’ta başlayan savaşla birlikte ülke kendini tam on yıl kesintisiz sürecek bir savaşın içinde buldu. Trablusgarp Savaşı’nı 1912’de patlak veren Balkan Savaşı izledi. 1914-1918 arasında Birinci Dünya Savaşı’nın ateşi bütün cihanı olduğu gibi Osmanlı’yı da sardı. 1918’de içine girilen Mütareke Dönemi’ni, 1922’de sonuçlanacak olan Milli Mücadele Dönemi izledi. Bütün bu süreç 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla son buldu.
Mali duruma gelince, Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra iki yıl boyunca okulun masraflarını hükümet kısmen karşılamıştı. Yine de savaşın sonlarına doğru mali sıkıntı iyice arttı, yardımlarla idare edilmeye çalışıldı. Yine de kurum hâlâ bir sivil toplum kuruluşuydu. Örneğin Darüşşafaka Cemiyeti’nin üye sayısı 1909’daki yeniden kuruluş sırasında sadece 150 kişi iken, bu sayı, savaş koşullarına rağmen giderek arttı; 1916’da 700’e, 1917’de 1.400’e kadar yükseldi.
1916-1918 arasında lise bölümü öğrencileri askere alınıp Çanakkale Savaşı’na katıldılar. Bir bölümü şehit düştü ve bu yıllarda okul hiç mezun vermedi. 1919-1920 ile 1920-1921 öğrenim yıllarında okula hiçbir yeni öğrenci kaydedilmedi ve böylece öğrenci sayısı 200’e kadar düştü.
Darüşşafaka, her şeye rağmen, bu zor yılları, kimliğinden hiçbir şey kaybetmeyerek sürdürdü. Darüşşafakalılar bütün bu savaşların içinde posta-telgraf, bir başka deyişle haberleşme alanında yapmış oldukları katkıyla haklı bir ün kazandılar.
ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ
Cumhuriyetin ilânından çok kısa bir süre sonra, 3 Mart 1924’te çıkarılan ve eğitimi Maarif Vekâleti bünyesinde bütünleştiren Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Darüşşafaka’nın eğitim anlayışı üzerinde etkilerini hemen gösterdi. Kanun doğrultusunda, Darüşşafaka, devlet lise ve ortaokullarının programını uygulayan bir özel lise hüviyetine büründü. Bu kararın ardından, Maarif Vekâleti’nin onayıyla, okulun mezunları, devlet liselerinin mezunları gibi, Darülfünun ile yüksekokullara sınavsız kabul edilmeye başlandı.
1927’de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere, Öğretmen Okulları’nın dördüncü sınıfıyla eşdeğer, ayrı bir “öğretmen sınıfı” açıldı. Bu öğretmen sınıfı ilk mezunlarını 1929 yılında verdi, ama çok geçmeden, 1930’da, Maarif Vekâleti’nin emriyle bu sınıf kapatıldı.
1931’de lisede fen sınıfının yanı sıra edebiyat sınıfı da açıldı. 1945’te okulda Fransızcanın yanı sıra İngilizce eğitimi de verilmeye başlandı.
Bu arada 1935’te Türkiye genelinde yaşanan dilde Türkleştirme politikaları doğrultusunda cemiyetin adıTürk Okutma Kurumu olarak değiştirdi. Nihayet cemiyet, 1953’te yeni bir tüzük değişikliği yaparak bugünkü adı olan Darüşşafaka Cemiyeti adını benimsedi
Uzun yıllar boyunca, Darüşşafaka’da, resmî liselere paralel olarak, sınıfta kalan öğrencilerin aynı sınıfta ikinci kez okuma hakları vardı. 1940’a gelince cemiyet, öğrencilerin daha nitelikli yetişmeleri ve kendilerine harcanan para ve emeğin daha iyi değerlendirilmesi için bu uygulamayı kaldırdı. 1940’tan başlayarak sınıfta kalan başarısız öğrencilerin okulla ilişkileri kesildi.
Hemen eklemek gerekir ki, tek parti dönemi boyunca başbakanlar ve hükümetler Darüşşafaka’yla çok yakından ilgilendiler ve okula büyük destek verdiler. Bu konuda özellikle İsmet İnönü döneminin başbakanlarından Recep Peker, Hasan Saka ve Şemseddin Günaltay’ın isimlerini saymak gerekir.
KOLEJ’E GEÇİŞ
1955-56 öğretim yılı Darüşşafaka Lisesi için önemli bir dönüm noktası oldu. Okul yeni bir düzenleme ile İngilizce öğretim yapılan bir kolej hâline getirildi. Ortaokul eğitimi öncesine, iki yıllık bir hazırlık sınıfı konarak eğitim, lise dâhil sekiz yıla çıkarıldı. Bu yeni statüyle birlikte fen ve matematik dersleri İngilizce okutulmaya başlandı. Uzun yıllar sadece İstanbul’da yapılmakta olan okula giriş sınavı, 1957’de Ankara, İzmir ve Adana illerine de yayıldı.
1964’te, tam 22 yıl sürecek olan, yeni bir uygulama başlatıldı. Cemiyetin aldığı bir kararla, babası hayatta olmayan yoksul öğrencilerin yanı sıra babaları hayatta olan ama yeterli maddi olanağı olmayan yetenekli çocuklar da okula kabul edilmeye başladı.
Ben Darüşşafaka’ya 1968’de girdim. O yıl sınavda başarılı olup okula kabul edilen öğrenci sayısı 84 idi. 42’mizin babası hayatta değildi, diğer 42 arkadaşımızın ise babaları hayatta idi ama maddi imkânları eğitimlerini sürdürmeye yeterli değildi. Bu güzel uygulama maalesef bizim okuldan ayrıldığımız 1976 yılında son buldu.
2012’de okula kabul edilecek öğrenciler konusunda iki yeni adım atıldı. Birincisi, Cemiyet Tüzüğü’nün Amaç Maddesi değiştirildi ve babası hayatta olmayan çocukların yanı sıra annesi hayatta olmayançocukların da Darüşşafaka’da eğitim görmelerinin önü açıldı. İkinci olarak yine Amaç Maddesinde yer alan ve okula kabul edilecek öğrencileri tanımlayan “Türk-İslam çocukları” ibaresi kaldırıldı ve bunun yerini “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” ibaresi aldı.
Bizim okuduğumuz yıllarda Fatih Çarşamba’daki eski binanın bulunduğu kampusa ek bir bina yapılmış, eski bina büyük ölçüde terk edilmişti. O binanın sadece giriş katı yemekhane olarak kullanılıyordu ve üst katlar kapalı idi. Kampus içinde inşa edilen ikinci ek binanın yapımı 1972’de tamamlandı. Konferans ve spor salonları, modern bir mutfak, yemekhane, laboratuarlar ve lojmanlar gibi ilavelerle, beş katlı olarak yenilenen okul binası Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından hizmete açıldı. Bu bina da hizmete girince eski bina tamamen terk edildi.
Yeni binanın hizmete girdiği 1971-1972 öğretim yılı Darüşşafaka için tarihî bir adımın atıldığı bir öğretim yılı oldu. O yılla birlikte erkek öğrencilerin yanı sıra kız öğrenciler de Darüşşafaka’da eğitim görmeye başladı.
Uzun yıllar Fatih Çarşamba’yla özdeşleşen Darüşşafaka 1990’ların başında oradaki kampusu terk edip Maslak’a taşındı. Bunun ilk adımı yeni bir okul arazisinin bulunmasıyla atıldı. Hazine’ye ait olup Milli Savunma Bakanlığı’na tahsis edilmiş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na devredilmesi sözkonusu olan Büyükdere Caddesi Maslak Balabandere mevkiindeki arazinin bir kısmı, 1992’de Darüşşafaka Cemiyeti’ne intikal etti. Hemen ardından Maslak kampusunun inşaatına başlandı. İki yıl sonra, 1994’te Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nın Maslak’taki yeni kampusu hizmete girdi. Fatih’teki 120 yıllık tarihî bina ve kampus ise tamamen boşaltılarak Ziraat Bankası’na satıldı.
MADDİ İMKÂNLAR
Darüşşafaka Cemiyeti yıllar boyu bütün bu eğitim faaliyetlerini tamamen bağış sistemi ile yürüttü. Aynı sistem bugün hâlâ sürüyor. Bununla birlikte yıllardır cemiyet farklı girişimlerde de bulunuyor.
Örneğin daha 1950’lerin ikinci yarısında Darüşşafaka Cemiyeti Darüşşafaka’nın geleceğini güvence altına almak, daha güçlü ve sürekliliği olan gelir kaynaklarına sahip olmak amacıyla yatırım politikalarında köklü değişiklikler yapmıştı. Bu kapsamda 1958’de İstanbul Şişli’de Halaskârgazi Caddesi üzerinde bir alışveriş ve eğlence merkezi niteliğindeki “Darüşşafaka Sitesi”nin inşaatı tamamlanmış ve bu merkez Başbakan Adnan Menderes tarafından hizmete açılmıştı. Sonraki yıllarda bunu diğer yatırımlar izledi.
1990’larla birlikte klasik bağış sistemine ek olarak farklı bir uygulama başlatıldı. Bu uygulama doğrultusunda 1992’de bağışçılarının ileri yaşlarını güvenli, sağlıklı bir ortamda geçirmeleri için ”rezidanslar” oluşturulmasına karar verildi. Darüşşafaka’ya yeni bir bağış akımı yaratmaya, mali olanakları yüksek insanlara ileri yaşlarında huzurlu ve konforlu bir yaşam sağlamaya dayalı yeni bir bağış ve finans modeli olarak kararlaştırılan “rezidanslar” projesinin ilk örneği olarak Darüşşafaka Yakacık Rezidans 1997’de hizmete girdi. Aynı yıl Maslak’taki spor tesisleri tamamlanarak hizmete açıldı. Maltepe ve Şenesenevler Rezidans, Darüşşafaka Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ile Maltepe Özel Bakım Ünitesi de 2004 ve 2005’te kapılarını bağışçılara açtı.
2008’de eğitimde fırsat eşitliği ilkesinin uygulamasını derinleştirmek, olanakları büyük şehirlere göre kısıtlı fakat yüksek yetenek sahibi olan taşra öğrencilerinin Darüşşafaka giriş sınavlarında başarılarını yükseltmek amacıyla, bilgi ölçümüne dayalı sınav sisteminden, zekâ, yetenek ve yaratıcılık ölçümüne dayalı sınav sistemine geçildi ve sınavın yapıldığı il sayısı artırıldı. Darüşşafaka Velilerini Arıyorprogramı ve Darüşşafakalılar arası Yıllık Bağış Kampanyaları başlatıldı. Türkiye İş Bankası işbirliğiyle “81 ilden 81 öğrenci” projesi başlatıldı ve bu kapsamdaki ilk öğrenciler eğitime başladı.
Darüşşafaka 151 yıldır köklü bir eğitim kurumu olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Bu konuda daha ayrıntılı bilgiler için Darüşşafaka Cemiyeti’nin resmî web sitesini ziyaret edebilir, dilerseniz bu bir buçuk yüzyıllık eğitim kurumuna bağışta bulunabilirsiniz.
(http://www.darussafaka.org/tr-TR/Sayfalar/ana-sayfa.aspx)
[email protected]