- İHH Başkanı Bülent Yıldırım Gülen Cemaati’ne seslendi!
- Adnan Şenses vefat etti
- Çalışlar: Şakası yok bu işin! Bu bir darbe!
- Tersanede Asker Elbisesi Giydirilen İşçiler Öldü
- Feyza’nın Büyük Acısı…Huzur Sokağı’nın 52. Bölümünde Neler Olacak?
- ZEKERİYA ÖZ SELVİ’Yİ İŞTE BÖYLE YALANLADI
AHMET HAKAN’DAN ERDOĞAN’A ”AMERİKA” ELEŞTİRİSİ!

İŞTE AHMET HAKAN’IN BUGÜNKÜ YAZISI;
Amerika mı getirdi ki Amerika götürecek?
ULUSALCILAR ağızlarını patlatırcasına haykırıyorlardı:
“Bunları Amerika getirdi”.
“AKP bir Amerikan projesidir” diyorlardı, “Büyük Ortadoğu Projesi” diyorlardı, “Yeşil kuşak” diyorlardı, “ABD’nin ılımlı İslam’ı” diyorlardı…
*
Hiçbir zaman anlamlı bulmadım bu tür komplo teorilerini…
AK Parti’yi Amerika falan getirmedi.
Toplumsal dinamikler getirdi… Ülkenin koşulları getirdi… Erdoğan ve arkadaşlarının mücadeleleri getirdi… Halk getirdi…
Amerika da “gelen” ile gayet iyi bir şekilde çalıştı.
Tabii “gelen” de Amerika ile gayet iyi bir şekilde çalıştı.
*
Peki ya şimdi?
Nasıl ulusalcılar “bunları Amerika getirdi” diyorsa…
Şimdi de iktidar çevreleri “Amerika bizi götürmek istiyor” diye dert yanıyor.
Amerikan Elçisi’ne atarlanmalar falan…
*
Benim görüşümüm ise aynı:
AK Parti’yi Amerika getirmedi, götüren de Amerika olmayacak.
AK Parti kalacaksa da, gidecekse de…
Bunu ancak toplumsal dinamikler belirleyecek, ülke koşulları belirleyecek, Erdoğan ve arkadaşlarının olup bitenler karşısında sergiledikleri tutum belirleyecek ve hepsinden önemlisi halk belirleyecek.
Erdoğan neden artık farklı davranamıyor?
GEZİ’de fırsatı kaçırmıştı.
İki geri adım, bir güçlü özür dileme, içtenlikli bir yaklaşım, ateşi söndürecek kuvvetli bir gönül alma atağı falan…
Bunları yapsa…
Aleyhine yürüyen bir “mesele”yi, belki de lehine döndürecekti.
Yapmadı… Yapamadı.
*
Şimdi de aynı tablo…
Hiçbir değişiklik yok.
*
- “Yolsuzluk yapan bakan oğlu da olsa hapse girer” diye gürlese…
- “Bakan falan dinlemem… Sonuna kadar üzerine giderim” diye haykırsa…
- Anında alsa adı geçenleri görevden…
- Hiç değilse Muammer Güler’e “Abi kusura bakma… Bir yandan polis tarafından oğlun gözaltına alınıyor, bir yandan da sen polisi görevden alıyorsun… Böyle şey olmaz… Sen en iyisi şöyle bir kenara çekil” dese…
- “Suç kişiseldir, birkaç kişi için koca parti töhmet altında bırakılamaz” şeklinde bir savunma stratejisi kursa…
- Soruşturmaların önünü açsa… Hatta soruşturucuların bile beklemediği oranda açsa…
- Soruşturmayı yürütenlere samimi bir şekilde teşekkür etse… Polise ses etmese, hatta “helal olsun” dese…
Belki de bu fırtınayı dindirecekti.
Aleyhine olanı tam olarak lehine döndüremese de alacağı hasarı minimuma indirip en azından tabanına moral aşılayacaktı.
Fakat işte görüyorsunuz:
Yapmadı, yapmıyor. Tıpkı Gezi’de olduğu gibi…
*
Peki ama neden?
Neden Erdoğan önüne gelen fırsatları kaçırıyor?
*
Soruya en az 7 maddelik cevap verilebilir ama en önemli madde şudur:
Son birkaç yıldır etrafındakilerin de gayretleriyle oluşturulan bir Tayyip Erdoğan imajı var.
“Tayyip Erdoğan geri adım atmaz / Tayyip Erdoğan adam yedirmez / Tayyip Erdoğan otoritesinin milim sarsılmasına bile tahammül edemez / Tayyip Erdoğan kimsenin aklıyla hareket etmez / Tayyip Erdoğan her şeyin en iyisini ve en doğrusunu bilir” diye özetlenebilecek bir imaj…
Erdoğan işte bu imajın esiri olduğu için fırsatları kaçırıyor.