Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Samanyolu Haber’de gündeme ilişkin soruları cevapladı
İşte Kamalak’ın konuşmalarından satır başları:
BAŞBAKAN, KENDİ GİBİ DÜŞÜNMEYE HERKESİ HAİN İLAN ETTİ
- TÜSİAD Başkanı’nın hükümeti eleştirdikten sonra Başbakan tarafından hain ilan edildi. Eskilerin bir sözü var, kırk düşün, bir konuş. Devletin başındaki bir kişinin ise bin düşünüp bir konuşması icap eder. Sayın Başbakanın böyle konuşması doğru değil. Vatan haini ilan edilmek, hiçbir vatandaş için doğru bir şey değildir. Başbakan kendisi gibi düşünmeyen herkesi vatan haini ilan ediyor. Gezi olaylarına katılanlar vatan hainidir, operasyonu başlatan savcılar vatan hainidir, operasyonu yöneten başsavcılar vatan hainidir. Emniyet vatan hainidir, hakimler vatan hainidir, falan filen kuruluşun yöneticilerin başkanları vatan hainidir. Başbakan’a ortamı yumuşatma görevi düşer.
- Bir cumhuriyet savcısına cinayetle ilgili bir ihbar gelse. Savcı bunu inceler harekete geçer, iddia doğru ise kanıtları toplar, iddianame hazırlar. İddianame, bir suç belgesi değil, suçlama belgesidir. Eğer yeterince delil yoksa, kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Yeterli delil varsa, iddianameyi hazırlar. Kendisi karar vermez. İddianame kabul edilinceye kadar kişi suçlu değil, şüphelidir, sanık bile değil. Mahkeme 15 gün içinde iddianamenin kabulü ya da reddi yönünde karar verir. Eğer mahkeme iddianameyi kabul etmeyecek olursa, savcı yeni iddianame hazırlar duruma göre. Kabul edilirse sanıktır. Ne zamana kadar yerel mahkeme karar verir, Yargıtay da onaylarsa fail hükümlü olur. Buraya kadar vatan haini de olsa casuslukla da suçlansa, Anayasamıza göre, hakkında kesinleşmiş karar oluncaya kadar suçsuzdur.
VATAN HAİNLİĞİ SUÇLAMASI BU KADAR KOLAY OLMAMALI
- Bu tür suçlamaları yapmak suçtur. Büyük ihtimalle bu söze muhatap olan kişiler dava açacaktır. Birini vatan hainliği ile suçlama bu kadar kolay olmamalı. Hele hele bir başbakan bunu hiç kullanmamalıdır. Kamuoyunda insanların bu şekilde suçlanması basit bir şey değil.
YENİDEN YARGILAMA NASIL OLUR?
- Yeniden yargılamanın konuşulduğu atmosferde, vatan haini suçlaması çelişki değil mi? 5 bin civarında halaç pamuğu gibi oradan oraya sürüldü. Suçları ne? Herhalde onlar da vatan haini! Bunlar kabul edilemez. Mevcut kanunlara göre, yeniden yargılama mümkün değil. Bu kanunları sayın Başbakan kabul etti. Meclis’ten geçti ama. Başbakan’ın imzasını taşıyan CMK’ya göre içerdeki tutukluları yargılamak mümkün değil. Yeniden yargılamak için 311. madde saymıştır. Deniliyor ki, somut bir delilin olması lazım. İkinci olarak bu delille ya beraat, ya da suçun hafiflemesi sonucunun doğması lazım. Böyle bir durum yok. Aftan bahsediliyor. Ama o da ilan edilemez. Çünkü af suççululara karşı devletin bir lütfüdür. Başbakan’ın başdanışmanı orduya kumpas kuruldu diyor, masum bir şekilde yatıyorlar diyor. Başbakan da bunu teyit etti. Masum insanlar için af ilan edilmez.
BALBAY KARARINA GÖRE BALYOZ HÜKÜMLÜLERİNİN TAHLİYESİ GEREKİR
- Yeniden yargılama yeni bir kanunla olur. Balyoz davasında verilen kararlar hükümsüzdür denilir. O şekilde olur. Başka ne olur o zaman, içerideki bütün sanıkların, subayların, astsubayların tahliyesi gerekir. Çünkü elimizde Balbay Bey’in kararı var, AYM diyor ki, yargılamayı zamanında yapmadın diyor. Hukuk devleti ilkesini ihlal ettin diyor. Balbay, 2009′da gözaltına alındı. Tutukluk süresi, uzun sürdüğü için AYM, serbest bıraktı ve 5 bin lira manevi tazminat kazandı. Balyoz’da içeride tutulma süresi, Bablay Bey’in içerde tutulduğu süreden daha fazladır. Bu durumda, AYM, bu ve diğer vekiller için verdiği karara göre tüm hükümlülerin tahliyesi gerekir.
TÜRKİYE, HUKUKİ KAOS YAŞIYOR
- Türkiye, hukuki bakımdan kaos yaşıyor. Bu işin içinden hükümet nasıl çıkacak, doğrusu ben de merak ediyorum. Bu çamurdan nasıl çıkar hükümet, bilmiyorum. Meclis’te komutanların Yüce Divan’da yargılama için çalışmalar yapılıyor. Ancak, bundan içerideki komutanlar istifade edemez. Çünkü usül kuralıdır, usul kuralları geçmişe yürümez, Bundan sonra yargılanacak olan Genelkurmay Başkanlarını ilgilendirir.
DÜŞMAN NEREDE? İÇTE Mİ DIŞTA MI?
- Başbakan’ın bugünkü hakaret ve nefret söylemleri: İsim vermese de kimi ya da kimleri suçladığı bellidir. Başbakan, bu tür ifadeleri sıkça kullanıyor. Toplumu geriyor. Son zamanlarda kullanmış olduğu ifadelerden bir tanesi, istiklal mücadelesi. Ama İstiklal mücadelesi düşmana karşı verir. Peki düşman kim? Milleti niye geriyor. Düşman içeride mi dışarı da mı? Kim bu düşman? Dışarıdaysa, isim ver. Dünyanın en büyük ikinci ordusuyuz, bu orduyu kime gönderelim biz? Bunu bilmek isterim ben bir vatandaş olarak. Efendim öyle bir düşman yok! O zaman böyle kelimelerle toplumu germeyelim. İçeride düşman varsa, vatan haini varsa, bu ülkenin yargısı vardır, adliyesi vardır. Yargı, ama hiçbir dönemde bu dönemde olduğu kadar sık boğaz edilmedi, nefes alamıyor, baskı altında. Hatırlayın, operasyondan hemen sonra Adli Kolluk Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Bu yargıya müdahaledir. En kısa zamanda iptal edileceğini söylemiştim, ve öyle oldu. Belki o zaman biz de vatan haini ilan edildi. Ardından hemen, basın mensuplarının emniyet binalarına girişi yasaklandı. Yine itiraz ettik, yapmayın dedik, Anayasaya göre basın hürdür. Basın şu an nefes almakta zorlanıyor.
HSYK DÜZENLEMESİ YÜZÜNDEN KAFA GÖZ YARILDI
- Şimdi HSYK üzerinden baskı yapmak istediler. Ortalık birbirine girdi, kafa göz yarıldı. Biz içeride yine feryat ettik. HSYK’ya yapılacak düzenleme, Anayasaya aykırı düşer. Kuvvetler Ayrılığı temel ilkedir.
HAŞHAŞİ BENZETMESİ KABUL EDİLEMEZ
- Şimdi, Haşhaşi benzetmesi, bir Başbakan’ın asla ve asla kullanmaması gereken bir ifadedir. Nizamülmülk’ü şehit etmişlerdir Haşhaşiler. O camianın ben haşhaş kullandığına ihtimal vermiyorum. Bu bir. İkincisi, bir insan için suikast hazırlıklarına da şahit olmadık. Kabul edilemez bir durumdur.