Peki ya siz ‘dokunmayın çocuklarımıza’ diyebilecek misiniz?

Taraflı Gazete
On Aralık 18, 2013
https://tarafligazete.com/

Dün enteresan bir güne uyandık, enteresanlığı nereden geliyor derseniz şöyle ki gazete manşetlerinde şafak operasyonu görmeye alışık bir toplum olduğumuz malum şahsen ben ilk gördüğümde tüm paranoyaklığımla yine hangi çocukların başı yandı, Gezi mi operasyonu diye düşünmekten kendimi alamadım. Çünkü bu coğrafyada hukukun pek de bulaşmadığı durumlardır; rant, talan yolsuzluk durumları. Bu coğrafyada şafak operasyonları genellikte iktidarın sınırına hapsedemediklerini, farklı düşünenleri, etnik olarak farklı olup egemen olmayanları, gazetecileri, öğrencileri kapsar, yılların geleneğidir bu ve genelde şaşmaz.

Nasıl olduysa adalet şaştı dün ve çok alışık olmadığımız yolsuzluk temalı bir şafak operasyonuna tanıklık ettik. Hem de öyle böyle bir operasyon değildi üst düzey bürokratların birinci dereceden yakınlarına kadar uzanan hatta onları da kapsayabileceği söylenen bir operasyondu bu. İtiraf etmeliyim ki kendi adıma en çok Ağaoğlu’nun da bu gözaltılar kapsamında alınmasından haz duydum evet tam da doğru kelime bu haz duydum. Yıllardır binlerce ağacın kıyımına sebep olmuş, hayvanların inşaat uğruna yerinden edilmesinde büyük pay sahibi olmuş tam bir doğa kıyımcısı olarak tanımlayabileceğimiz bir şahsiyete bir yerde dur denilmesi gerekiyordu, emin değilim gerçi burası tuhaf bir coğrafya sonrası ne olur ama doğanın ağacına, çiçeğine, böceğine zarar verenlerin bir şekilde cezalandırılmalarının yolunun açılmış olması bile en başta söylediğim gibi haz kaynağı.

Gelecek günler ne gösterir? Bu durum iktidarı nasıl etkiler? Seçimlerde yakın bunlara çok girmeyi düşünmüyorum yaşayacağız göreceğiz biliyoruz ki her zaman iktidar ilişkileri suyun akıp yolunu bulduğu gibi bir yolunu bulur. Gelelim diğer isimlere, hani şu ünlü bürokratlara İçişleri bakanı Muammer Güler’ in oğlu Barış Güler, Ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’ ın oğlu Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar. Hatırlar mısınız hani Gezi direnişi sırasında “çocuklarınızı eve geri döndürün” diyenler vardı evet onların çocuklarıda listede başı çekiyor.Neydi Annelerin cevabı çocuklarıyla birlikte direnmek, Gezi parkında onlarla bazen barikatta bazen çadırda ama hep yanlarında olmak, çocuklarımızın arkasındayız demek.

O aileler çocuklarının arkasında durdular hala duruyorlar hatta Fadime anne gibi öldürülen çocuklarının hasretinden ölüyorlar bile. Onlarca Gezi tutuklusu gencin ailelerinin sonuna kadar onlara sahip çıktıkları gibi, Emek Ulaş Suna’ nın annesi Rahime Sakinci’ nin sosyal medyada oğluyla çekilmiş fotoğraflarıyla “tüm tutsaklara özgürlük” diyebildiği gibi. Çünkü onların çocukları özgürlük için direndiler, kafasına her estiğinde biyo iktidarın sınırlarını genişleten devlet iktidarına karşı ağaçlar için, dereler için, hayvanlar için, insanlar için ve yaşam tarzları için direndiler. Birilerinin çocukları gibi yine şafak operasyonuyla ama onurluca, haksızca alındılar, adları yolsuzluğa talana karışarak, isimleri büyük paralarla anılarak değil.

Bütün bunlar bana bir film sahnesini hatırlattı aslında, hani Minur Özkul’ un oynadığı Bizim Aile filminin Yaşar Usta’sının söylediği sözler vardı Saim Bey’ e biraz değiştirirsek şöyle olabilir. Peki ya siz büyük bürokratlar, paraya para demeyenler, dokunmayın çocuklarımıza diyebilecek misiniz veyahut derken “sayın” başbakanınızın sıklıkla söylediği gibi vicdanınız rahat, başınız dik alnınız açık olabilecek mi?